Siyah simsiyah bir geceydi
Günah hiç bu kadar zevkli değildi
Kararan gecenin bir ucunda ben
Bir ucundaysa sevap kırıntıları vardı
İliklerime işleyen bu nefes
Ölümden önceki en tatlı dokunuş
Yavaş yavaş, ağır ağır ve sessiz
İnsanlar seslerden habersiz
Ilık nefesim gayretsiz bir rüzgâr
Gecenin gürültüsüne konar
Kulaklar onunla dolar
Lakin kulakları kim takar
Tıkanmış bir kir topuyla bu kulaklar
Açmaya gücü yeter mi ezanlar
Gecenin en karanlığında insanlar
Ezana değil kıyamete koşar
Kıyamet kopmuş habersiz
Hem de almadan yanına bensiz
Nereye diyene sessiz
Gelmem diyene çaresiz
Bir uğultu kopar seslerden, gecelerden
Rüzgâr kıskanır elbet! Neden?
Gelen yağız atlı ötelerden
Vaktidir der kalk hazırlan gaipten
Sonra yine yarı ölüm halinden
Bu da değil, yine olmadı ölümden
Rüyalardan, hayallerden her ikisinden
Sıyrılmadı günahtan, geceden, bedenden
Artık gelecekse gelsin nereden
Kopacaksa kopsun tepeden
Alsın götürsün beni buradan
Hayatın bittiği noktadan
Sonunda oldu!
Terennüm ederken ölümü; saçlara aklar kondu
Meçhulden gelen kır atlı
Nokta nokta işlenen yerine oturdu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder