İnsanlar
toplanmıştı. Kasabada çok değişik bir olay cereyan ediyor kimse ne olduğunu tam
olarak bilmiyordu. Kasabanın içinden geçen nehir adeta insanları yutuyor bir
daha da geri vermiyordu. Öyle ki nehrin derin kısımlarına yüzmeye gidenler
derinlere daldıkça su yüzüne çıkmıyordu. Ahmet amcanın oğlu Süleyman bunlardan
sadece biriydi. En son o gitmiş bir daha da ortalıkta görünmemişti. Peki, bu
insanlar nereye gitmişti. Bu olayı Jandarmanın hükümete iletmesiyle, hükümet
olaya el atmış, kasabaya hükümetten heyet gelmiş inceleme yapmış ancak bir
sonuca varamamıştı.
Heyetin
raporunu hükümete iletmesiyle, Jandarma halkın ileri gelenlerini toplamış ve
kaybolanların nehir ile ilgisinin olmadığını bu insanların kaçmış veya
kaçırılmış olabileceğini tüm yurtta arama çalışmalarına başlandığını
söylemişti.
Kasabalıya
göre bu insanlar kaybolmuş, kaçmış veya kaçırılmış olabilirdi. Ancak garip olan
nehre girdikten sonra ortadan kaybolmalarıydı. Kasabalının aklı bunu almıyordu
işte. Tam da bu sebepten kasabalı nehirden öylesine soğumuştu ki devletten
yardım bekliyordu.
Hükümet
konuyu derinlemesine incelemesi için tekrar bir özel görevli tayin etmişti.
Özel görevli kasabaya gelmiş ve incelemelerine başladıktan sonra halkın ileri
gelenlerini dinlemiş ve konu ile ilgili bir de kendisi rapor yazmıştı. Raporda,
nehirde bir olumsuzluk olmadığını kendisinin de girdiğini ve raporunu
arzettiğini, kasabanın ekonomik ve eğitim seviyesi dolayısıyla burada yaşamak
istemeyen insanların kasabadan kaçtığını tahmin ettiğini belirtmişti. Bu rapor
doğrultusunda hükümet, kayıp olaylarının fazla duyulmaması için inanmasa da
nehri çitle çevirmiş bir nevi görünürde halkı anlamaya çalışmıştı.
---
anne ben gidiyorum.
---
nereye?
---
babamı bulmaya.
Ali’nin babası Osman 3 hafta önce iş arkadaşlarıyla
beraber balık tutmaya nehre gitmişti. Ve balık tutarken serinlemek için nehre
girmiş bir daha nehirden çıkmamış arkadaşları aramış taramışlar ancak onu bulamamışlardı.
Ne olduğu bir kez daha malumdu nehir Osman’ı da yutmuştu. Bu olaydan sonra
kasabalı bir kez daha düşünmeye başlamış ve bir kez daha korkmuştu. Ali’nin
babası da kaybolmuştu. Üstelik Ali’nin babası ailesine çok düşkündü kaçmak için
herhangi bir sebebi de yoktu yani kasabalıya göre görevlinin raporunda
belirtmiş olduğu ekonomi ve eğitim faktörü onları ayırmaya yetmezdi. Ali
kafasına koymuştu babasını bulacaktı ama nerede ve nasıl garip bir şekilde
babasının hala nehrin içinde olduğunu kaybolmadığını en azından boğulduğunu
boğulduysa eğer cesedini bulabileceğini düşünüyordu.
Kasaba da bir hareketlilik vardı. Ali nehrin yanından
geçerken kasabalının sözlerine kulak vermişti. Deli Ercan da kaybolmuş duydunuz
mu? Nehir yutmuş diyorlar. Deli Ercan en sonunda yapacağını yapmış ve nehre
girmiş olacaktı çünkü her defasında nehre gider orada çamaşır yıkayan kasabalı
kadınlara, çayy çayy diye bağırır ve nehre girmeye çalışırdı. Ancak kadınlar
Ercan burada çay yok sakın nehre girme boğulursun derlerdi. Ercan da
kadınlardan korkar uzaklaşır daha sonra tekrar gelirdi. Deli Ercan’ın çay
tutkusunu bilmeyen yoktu. Öyle ki bir oturuşta bir demlik çayı içerdi. Bir gün
kasabanın haşarı çocukları Ercan’ı kandırmış ve nehrin kenarına getirerek Ercan
bak çay demişlerdi. Ercan da o günden sonra nehre gelip çay niyetine nehir
suyunu içmeye başlamıştı.
Zavallım
yine bir gün çayyy çayyy diye nehrin yolunu tutmuş önce nehirden su içmiş daha
sonra kimsenin olmadığını görerek doymamış olacak ki nehre atlamış ve onu bu şekilde
gören muhtarın oğlu Hüseyin Ercan’ın nehirde kaybolduğunu bir daha da
çıkmadığını söylemişti.
Ercan
da diğerleri gibi tüm aramalara rağmen bulunamamıştı.
---
Kesin bulmalıyım benim babam nehrin içinde!
Tam
bir hafta olmuştu. Ali’yi akıl hastanesine yatırmışlar ve tedavisine
başlamışlardı. Ali’nin anlattıklarını kimse kaale almamış hatta onun nehre
girdiğine dahi inanmamışlardı.
Ali,
nehre girdikten tam 13 saniye sonra geri çıktığını nehirde babasını, Deli
Ercan’ı ve diğerlerini gördüğünü onlarla konuştuğunu hepsinin nehrin farklı
yerlerinde olduğunu söylüyordu.
Babasının
oğlum sen git kurtul buradan bak bir ömür bizim gibi burada yaşamaya mahkum
edilebilirsin sen de bizim gibi git buradan buradan kaçman için tam 13 saniyen
var bu süreyi geçirirsen nehir seni mahkum ediyor. Biz bu nehrin mahkumlarıyız
artık.
Ali
babasına seni almadan gitmem hadi beraber gidelim derken bir ara uzaklardan bir
yerden Deli Ercan’nın çayyy çayyy ben çayı çok seviyomm dediğini duymuştu.
Ali
babasının zorlamasıyla 13.saniyede kendini nehre girdiği yerde bulmuştu.
Koşarak Jandarmaya gitmiş ve bu durumu anlatmaya başlamıştı. Jandarma durumu
muhtara ve annesine haber vermiş daha sonra kendisini akıl hastanesine
yatırmışlardı.
Saat
sabahın henüz 6’sıydı. Gece izlediği bilimkurgu filminin etkisinde kalan Ali,
acı acı çalan zil sesiyle uyandı.
Aman
Allah’ım neyse ki bunların hepsi bir rüyaymış ne de terlemişim diyerek traş
olup dişlerini fırçaladıktan sonra işe geç kalmamak için otobüse koştu.
---SON---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder