Gündüz zifiri karanlıktı
Işıklar kesilmiş göz gözü görmüyordu
Gündüz gece miydi yoksa gece mi gündüz
Yanmayan kamıştan ses gelmiyordu
Sonra geceye dönen gündüz vaktinde kulakla duyulan
sessizlik arasından bir fısıltı yükseliverdi
AŞK...
Sonra bir ay doğdu gece anda gündüze döndü
Yanmayan kamış birden tutuşuverdi
Tutuşan kamış ney’e döndüğünü şaşırdı ve ney’den
sonra bir tek ses çıktı
AŞK...
Başka sese ne hacet ne haddine âşık’ın başka zevk
üflemeye ney’den
Üfleseydi olur muydu neyzen
Bu meydan AŞK meydanı
Bu meydan âşık’ın maşuka meyl meydanı
Bu meydan vuslat meydanı
Aşkın şarabının döküldüğü gül meydanı
Bu meydanda karınca aslanı yere serer
Cesetler yer değiştirir
Değiştirir de karınca aslan, aslan karınca olur
Cesedinden sıyrılan karınca göğe gönül merdiveni
çıkarır
Nefes almak her kişi kârı
Kârdan maksat ayakta durmak
Beden ayakta durur da gönül neyler peki
Onun nefes alması da AŞK ile beslenen er kişi kârı
Aşksız bir gönül kurumuş bir ot
Sulamazsan onun mekânı mezar
Gönülden içeri bir ırmak akar
Adına AŞK derler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder