Aşure genel olarak su, buğday, şeker, fasulye ve
pirinç’ten yapılır. Yörelere göre değişiklik göstermekle birlikte içerisine
ceviz, fıstık, fındık, nar vs. gibi malzemeler konur. Peki, bu malzemeler hep
birlikte karıştırılarak mı yapılır? Tabi ki hayır. Önce bu malzemeler güzel bir
şekilde kendi öz kaplarında pişirilir ve hepsinin kendine has tadı oluşturulur
sonra ise bunlar birbirine karıştırılarak mükemmel bir ahenkle o güzel tatlı
olan Aşure meydana gelir. Her lokmasında içerisindeki malzemelerin tadını hem
ayrı ayrı alırsınız hem de bu malzeme birlikteliğinin farkı ile bu toplamın
tadına doyarsınız. Aşure Muharrem ayının 10. gününe denk gelen Nuh Büyük Tufanı
sona erdiğinde elde kalan malzemelerle yapılmış bir tatlıdır. Bu tatlı
geçmişten günümüze Türkler, Ermeniler, Rumlar ve birçok millet tarafından
yapıla gelmiştir. Sünnisiyle, Alevisi bu tatlıyı kendi usüllerince yapmıştır.
Aşure tatlısı kendi kendine oluşmadığına göre,
özellikle Allah’ın özel bir tarihe bahşettiği o günde bir peygamberi Hz. Nuh
(a.s) vasıtasıyla göndermesi bizlere apaçık bir mesaj olsa gerektir. Bu mesaj
Veda Hutbesinde Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından da tekrar iletilerek
“Arabın Arap olmayana üstünlüğü ancak takva iledir.” Yani sizin Arap olmanız ve
benim Arap olmam bir üstünlük değildir. Ben tüm insanlığa gönderildim
mesajlarım tüm insanlığadır. Üstünlük ancak Allah’ın gösterdiği doğru yolda
yürümek iledir. Derken burada da her türlü ayrımcılığı yasaklamış ve
birlikteliğin önemine değinmiştir. Bugün insanların kendi yaratılışında
herhangi bir müdahale yeteneği yokken yani ırkını, cinsini, atasını seçme
iradesi yokken insanların ayrışması akıl karı değildir ki ta ilk zamanlardan
günümüze bu maalesef böyle olagelmiştir. Yazının başındaki aşure örneği ve
tarifi de bu olguya dikkat çekmek içindir.
Birlikte yaşama kültürüne belki de Aşure örneğinden
daha güzel bir örnek verilemez. Bizler de rengimiz, cinsimiz, ırkımız farklı
olan kendi özümüzde ve iç ahengimizde özel olarak yaratılmış varlıklarız. Ancak
bu yaratılış gayesindeki sır gereği birlikte yaşamak zorunda olduğumuzdan, bu
birlikteliğin sınavını hep birlikte kazanmak zorundayız. Nasıl ki Aşure’nin
malzemeleri kendi içinde farklı kaplarda ahengi tutana kadar pişiyor ve sahibi
ona o kadar, diyor sonra hepsini karıştırarak ayrı ayrı tatla birlikte bir
beraberlik lezzeti sunuyor ise bizler de kendi özelimizde ve içimizde ahenkli
bir şekilde değerli olmakla birlikte bir, bütün olmaz isek, diğer insanlara
karışmaz isek, herhangi bir değerimiz kalmaz. Bugün toplumlardaki ayrışma, bu
kültürün yeteri kadar oluşmamasından kaynaklanmaktadır. Bu kültürün ise
oluşmaması için kötülük taraftarları tarafından toplumlara kin, nefret, fitne
tohumları ekilmekte ve bu ayrışma yoluyla kazanç sağlamaktadırlar. Ancak bu
oyuna gelmemek için insanların ve toplumların tek tek ve toplumca yine yazının
özünde belirtildiği gibi beraber yaşamayı öğrenmesi gerekmektedir. İnsanlar
kendinden olmayana ve kendi düşüncesini paylaşmayana saygı göstermediği
müddetçe insan olma erdemine ulaşamaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir
hadisinde “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.
Uyuşun, ihtilafa düşmeyin. İnsanlara yumuşak davranın, şiddet göstermeyin.”
Derken tam da bu kültüre temas etmekte ve yeryüzünde bozgunculuğun, fitnenin
oluşmaması için bizlere nasihat etmektedir.
Aşure
gibi olmak dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder