10 Ağustos 2016 Çarşamba

BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ VE AŞURE ÖRNEĞİ

Aşure genel olarak su, buğday, şeker, fasulye ve pirinç’ten yapılır. Yörelere göre değişiklik göstermekle birlikte içerisine ceviz, fıstık, fındık, nar vs. gibi malzemeler konur. Peki, bu malzemeler hep birlikte karıştırılarak mı yapılır? Tabi ki hayır. Önce bu malzemeler güzel bir şekilde kendi öz kaplarında pişirilir ve hepsinin kendine has tadı oluşturulur sonra ise bunlar birbirine karıştırılarak mükemmel bir ahenkle o güzel tatlı olan Aşure meydana gelir. Her lokmasında içerisindeki malzemelerin tadını hem ayrı ayrı alırsınız hem de bu malzeme birlikteliğinin farkı ile bu toplamın tadına doyarsınız. Aşure Muharrem ayının 10. gününe denk gelen Nuh Büyük Tufanı sona erdiğinde elde kalan malzemelerle yapılmış bir tatlıdır. Bu tatlı geçmişten günümüze Türkler, Ermeniler, Rumlar ve birçok millet tarafından yapıla gelmiştir. Sünnisiyle, Alevisi bu tatlıyı kendi usüllerince yapmıştır.
Aşure tatlısı kendi kendine oluşmadığına göre, özellikle Allah’ın özel bir tarihe bahşettiği o günde bir peygamberi Hz. Nuh (a.s) vasıtasıyla göndermesi bizlere apaçık bir mesaj olsa gerektir. Bu mesaj Veda Hutbesinde Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından da tekrar iletilerek “Arabın Arap olmayana üstünlüğü ancak takva iledir.” Yani sizin Arap olmanız ve benim Arap olmam bir üstünlük değildir. Ben tüm insanlığa gönderildim mesajlarım tüm insanlığadır. Üstünlük ancak Allah’ın gösterdiği doğru yolda yürümek iledir. Derken burada da her türlü ayrımcılığı yasaklamış ve birlikteliğin önemine değinmiştir. Bugün insanların kendi yaratılışında herhangi bir müdahale yeteneği yokken yani ırkını, cinsini, atasını seçme iradesi yokken insanların ayrışması akıl karı değildir ki ta ilk zamanlardan günümüze bu maalesef böyle olagelmiştir. Yazının başındaki aşure örneği ve tarifi de bu olguya dikkat çekmek içindir.
Birlikte yaşama kültürüne belki de Aşure örneğinden daha güzel bir örnek verilemez. Bizler de rengimiz, cinsimiz, ırkımız farklı olan kendi özümüzde ve iç ahengimizde özel olarak yaratılmış varlıklarız. Ancak bu yaratılış gayesindeki sır gereği birlikte yaşamak zorunda olduğumuzdan, bu birlikteliğin sınavını hep birlikte kazanmak zorundayız. Nasıl ki Aşure’nin malzemeleri kendi içinde farklı kaplarda ahengi tutana kadar pişiyor ve sahibi ona o kadar, diyor sonra hepsini karıştırarak ayrı ayrı tatla birlikte bir beraberlik lezzeti sunuyor ise bizler de kendi özelimizde ve içimizde ahenkli bir şekilde değerli olmakla birlikte bir, bütün olmaz isek, diğer insanlara karışmaz isek, herhangi bir değerimiz kalmaz. Bugün toplumlardaki ayrışma, bu kültürün yeteri kadar oluşmamasından kaynaklanmaktadır. Bu kültürün ise oluşmaması için kötülük taraftarları tarafından toplumlara kin, nefret, fitne tohumları ekilmekte ve bu ayrışma yoluyla kazanç sağlamaktadırlar. Ancak bu oyuna gelmemek için insanların ve toplumların tek tek ve toplumca yine yazının özünde belirtildiği gibi beraber yaşamayı öğrenmesi gerekmektedir. İnsanlar kendinden olmayana ve kendi düşüncesini paylaşmayana saygı göstermediği müddetçe insan olma erdemine ulaşamaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Uyuşun, ihtilafa düşmeyin. İnsanlara yumuşak davranın, şiddet göstermeyin.” Derken tam da bu kültüre temas etmekte ve yeryüzünde bozgunculuğun, fitnenin oluşmaması için bizlere nasihat etmektedir.

Aşure gibi olmak dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder